Yeniçeri Tokatçı Paşa’nın torunu Cemil Sille ve zekâsıyla göz dolduran Kendo Hande bu defa çok ama çok karanlık bir maceranın tam ortasında!

Papaz Martin’in büyülü kitabından çıkan Dunganga, gölgelerle sinsice dolaşıyor. Cadde ortasında dev bir kuş oluyor, sonra pelerinli bir canavara dönüşüyor!

Yetmiyor! Minicik kalan kahramanlarımız lağım faresinden kaçıyor!

Üstelik ekibe motorlu bir kahraman daha katılıyor: Maaariiiyyyyyyaaaa!

Osmanlı tokadıyla birlikte dostluk, cesaret ve biraz da aksiyon devreye giriyor!

Acaba Cemil bu kez ne yapacak?

Silleciler, kemerlerinizi bağlayın!

Bu tokat biraz sarsabilir!

 

BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?

Cesur ama öfkeli olmayan, güçlü ama merhametli bir kahraman modeli sunar.

Gölgelerin ardına saklanan kötülükleri fark etmeyi, uyanık ve bilinçli olmayı öğretir.

Masumları koruma duygusunu, adil ve onurlu bir mücadeleyle özdeşleştirir.

Gündelik hayatta karşılaşılabilecek sorunları sembollerle gösterir, çözüm yolları önerir.

Mizahı, aksiyonu ve maneviyatı ustalıkla harmanlayarak özgün ve yerli bir anlatı kurar.

 

EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Kemerlerinizi bağlayın. Çünkü Cemil Sille yeniden sahnelerde! Bu macerada da yalnız değil. Zekâsıyla göz dolduran Kendo Hande yine sahnede. Aralarına katılan motorlu kahramanımız ise bu üçüncü serüveni hem daha hızlı hem daha heyecanlı bir hâle getiriyor!

Peki neydi bu seriyi bu kadar özel yapan? İlk kitapta tanıştığımız Cemil Sille, Yeniçeri Tokatçı Paşa’nın torunu… Evet, yanlış duymadınız: Tokatçı! Öyle rastgele bir tokat değil bu; adaleti yerine getirir, kötüyü zapt eder, iyiliğin sesi olur o tokat. Ve bu miras, artık Cemil’in ellerinde. Hem manen hem de kelimenin tam anlamıyla!

İkinci kitapta karşımıza çıkan Papaz Martin’in karanlık planları, Ayasofya üzerinden oynanan oyunlar ve kötülüğü normalleştirmeye çalışan canavarlar zinciri, genç okurlara hem tarihsel bilinç hem de ahlaki duruş kazandırma yolunda güçlü bir kurguyla işlenmişti. Bu üçüncü kitapta ise kötülük şekil değiştiriyor ama bitmiyor. Bu kez Dunganga isimli, gölgelerle örülmüş sinsi bir varlık devreye giriyor. Ve sahneye yine Cemil ve dostları çıkıyor. Masumları korumak için, doğruluk için, adalet için…

“Sille-3” ile birlikte artık bu hikâye, yalnızca bir dövüş serisi değil. Aynı zamanda “değerlerin direnişi” haline geliyor. Sadece tokat atan kahramanlar yok burada. Düşünen, plan yapan, sorgulayan, ahlaki tercihlerini doğru yapan kahramanlar var.

Yazar-Çizer Umut Bayrak, çizgi dünyasında alışık olmadığımız şekilde, her detayın altını çiziyor. Mizah unsuru da eksik değil. Özellikle motorcu kahraman Maria’nın abartılı girişleri, Hande’nin şaşkınlıkları, Cemil’in o kendine has ciddiyetini korurken aslında ne kadar sevimli bir kahramana dönüştüğü… Hepsi bir arada!

Peki neden bu kadar sevildi? Çünkü Sille; Batı’dan gelen manga kültürüne kafa tutan, “Bizim de hikâyemiz var” diyen bir yerli ses. Üstelik bu sesi verirken parmak sallamıyor. Hikâyeyi dikte etmiyor. Aksine; eğlendiriyor, düşündürüyor, maceraya ortak ediyor.

Sille, bir yandan genç okura “eğlenirken öğren” mesajı verirken, diğer yandan kendine özgü duruşuyla değerleri hatırlatıyor. Cesaretin, dostluğun, kararlılığın, iyiliğin peşinden gitmenin ne kadar “cool” bir şey olduğunu gösteriyor.

Bir köşede dövüş teknikleri, bir köşede Osmanlı vurguları, diğer tarafta mizah… Üstelik bütün bunlar yerli yerinde. Ne fazla ne eksik. Tam dozunda, tam hedefinde.

 

14132.E28.86D.331D
/
AİLE YAYINLARI
/
Tek Çekim
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
Bu ürüne henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun