Türkiye’nin ilk ve tek siyer mangası Beklenen, üçüncü kitapta Peygamberimizin gençlik yıllarını anlatıyor!
Genç Muhammed (s.a.v.), Mekke’deki kıtlık günlerinde ailesine nasıl destek oldu?
Uzun Şam yolculuğunda hangi olağanüstü hâller yaşandı?
Hatice Validemizin gönlünde filizlenen duygular nasıl bir kader çizgisine dönüştü?
Zeyd b. Hârise, özgürlüğe uzanan yolculuğunda neden “Ben, Muhammed’i seçiyorum” dedi?
Kâbe yeniden inşa edilirken kabileler arasındaki büyük kavgaya nasıl çözüm buldu?
Beklenen, duygu yüklü anlatımı ve sinema tadındaki sahneleriylekaldığı yerden devam ediyor.
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
Peygamberimizin (s.a.v.) gençlik yıllarını anlatarak gayret, sabır, adalet ve merhamet temelli güçlü bir karakter modeli sunar.
Genç Muhammed’in (s.a.v.) Şam yolculuğundaki emin kişiliğini öne çıkararak dürüstlüğün hayatı nasıl güzelleştirdiğini örneklerle açıklar.
Hz. Hatice’yle kurulan güven ve sevgi dolu bağın nasıl oluştuğunu zarif bir üslupla dile getirir.
Zeyd b. Hârise’nin özgürlük hikâyesini anlatarak merhametin nasıl gönülleri fethettiğini etkileyici biçimde gösterir.
Kâbe’nin yeniden inşasındaki adalet sahnesiyle doğru karar vermenin toplumu nasıl iyileştirdiğini anlatır.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
“Bir Siyer Mangası: Beklenen” serisi, ilk günden beri genç kalplere Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hayatını sevdirmeyi başaran, duygu ve bilgi arasında zarif bir köprü oldu. Üçüncü kitap, bu köprüyü daha da genişleten, daha derin ve daha etkileyici bir yolculuk sunuyor. Çünkü gençlik yılları, bir insanın şahsiyetinin şekillendiği dönemdir.
Serinin üçüncü kitabı, bizi bu özel yılların içine davet ediyor. Çizgiler hareketlenirken, sahneler akarken, genç Muhammed’in (s.a.v.) hayatın içinde nasıl olgunlaştığını; sözleriyle, duruşuyla, sabrıyla ve güvenilirliğiyle nasıl gönüllerde yer ettiğini hissediyorsunuz. Çalışkanlık, tevazu, sorumluluk, merhamet, adalet… Bugünün çocukları ve gençleri için ihtiyaç duyduğumuz bütün değerler, doğal bir akışla sahnelere yerleştirilmiş.
Kitabın ilk sayfaları, ekonomik sıkıntıların gölgesinde ailesine destek olmak için çabalayan genç Muhammed’i (s.a.v.) gösteriyor. Bu çabada gösteriş yok, derin bir sorumluluk duygusu ve sevgi var. O sahneler, “çalışmanın” sırf para kazanmak için değil, aileye, topluma ve insanlığa karşı bir duruş olduğunu sezdiren ince bir mesaj taşıyor.
Gençlik yıllarının en çarpıcı bölümlerinden biri olan Şam yolculuğu ise hem sinematik çizimler hem de anlatım gücüyle öne çıkıyor. Kervan sahneleri, çölün sıcak rüzgârı, dikenli yollar, ticaretin zorlukları… Okur bu zorlukların içinde genç Muhammed’in (s.a.v.) olgunluğunu, sabrını ve nezaketini daha yakından görüyor.
Kitabın duygusal yoğunluğu ise Hz. Hatice ile henüz başlayan, sessiz ve derin bir bağın çizgilerle işlenmesinden geliyor. Hz. Hatice’nin, genç Muhammed’in (s.a.v.) dürüstlüğünü, adaletli duruşunu, ölçülü tavrını ve güven veren karakterini fark edişi, hikâyenin atmosferini yumuşatan çok özel bir yer taşıyor. Sevgi burada romantik bir duygu değil, karakter ve ahlaktan doğan bir saygının adı.
Kitapta çok önemli bir bölüm daha var: Zeyd b. Hârise’nin hikâyesi. Onun özgürlüğe kavuşma süreci, mahcubiyeti, minneti ve nihayetinde söylediği o unutulmaz cümle: “Ben, Muhammed’i seçiyorum.” Bu cümle adaletin, merhametin ve insani duruşun hangi kalpleri kendine çektiğinin sessiz bir kanıtı. Zeyd’in genç Muhammed’in (s.a.v.) yanında kendini güvende hissetmesi, bugünün dünyasında dahi geçerliliğini koruyan büyük bir mesaj taşıyor: “Gerçek liderlik, gönülden gelen bir bağlılık doğurur.”
Bir diğer doruk nokta ise Kâbe’nin yeniden inşası sahneleri. Kabileler arasındaki gerginlik, büyümek üzere olan bir çatışma ve o çatışmayı sükûnet ve adaletle çözen genç Muhammed (s.a.v.). Hacerü’l-Esved’in yerine konması için önerdiği çözüm, bugünün gençlerine hâlâ anlatmamız gereken bir hakikati taşıyor: “Adalet, sözü en çok dinlenen olmak değil, herkesin hakkını gözeten bir denge kurabilmektir.”
Seriyi benzersiz yapan bir başka unsur da çizimlerin dili. Umut Bayrak’ın sahne geçişleri, gölgelendirmeleri, duyguyu yüz ifadesinden mekân atmosferine kadar yayması, hikâyeyi okunmaktan öte izlenir hâle getiriyor.