SEPETE EKLE
Ürün Açıklaması
Selim bilime meraklı bir çocuk. Soru sormayı, araştırmayı, öğrenmeyi çok seviyor. Bir akşam yemek masasında elektrikler kesilince aklına bir soru takılıyor: “Ampul olmadan önce insanlar karanlıkta ne ya-pıyordu?”
Merakının peşine düşen Selim, kum saatiyle zamanda yolculuğa başlıyor. Kendini bir anda Thomas Edison’un çocukluğunda, sonra gençliğinde, en sonunda da araştırma merkezinde buluyor. Edison’la birlikte bilimin, sabrın ve çalışmanın ne kadar değerli olduğunu öğreniyor.
Peki ampul gerçekten nasıl icat edildi?
Edison neden bu kadar çok deneme yaptı?
Edison başka hangi icatların sahibi?
Ve Selim kendi zamanına döndüğünde arkadaşlarına neler anlattı dersin?
Hadi sen de Selim’in yolculuğuna katıl, belki senin de başında bir ampul yanar!
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
Ampulün icadını merak uyandıran heyecanlı sahnelerle anlatarak bilimin gizemini çocuklara sevdirir.
Edison’un azmini örnek göstererek pes etmemenin başarıya giden en önemli yol olduğunu vurgular.
Merak etmeyi teşvik ederek çocukların araştırma isteğini canlı tutan ilham verici bir atmosfer kurar.
Tarihî icatları bugünün ihtiyaçlarıyla ilişkilendirip bilimin yaşamı nasıl değiştirdiğini etkileyici biçimde gösterir.
Bilimsel deneyimleri basit örneklerle açıklayıp çocuklara kendi küçük keşiflerini yapma cesareti kazandırır.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
Bir çocuğun aklına düşen tek bir soru, bazen insanlığın binlerce yıldır sürdürdüğü merakın kapısını aralar. Bazen bir mumun titrek ışığında başlayan küçücük bir merak, koskoca hayallerin ilk kıvılcımına dönüşür. “Başımda Ampul Yandı” tam da böyle bir kıvılcımın hikâyesi…
Selim, herkesin tanıyabileceği kadar sıradan ama bir o kadar da özel bir çocuk. Çünkü o, “Neden?” diye sorabilen, bir sorunun peşine düşmekten korkmayan, cevabı hemen bulamasa bile zihnindeki ışığı söndürmeyen çocuklardan. O akşam elektrikler kesildiğinde, evinde karanlık çökerken, Selim’in zihninde yepyeni bir ışık yanıyor:
“Ampulün olmadığı zamanlar insanlar nasıl yaşıyordu?”
İşte hikâyenin kurgusu bu soruyla başlıyor. Bazen hikâyeleri özel kılan şey, kahramanın başına gelen olağanüstü olaylar değil, çok sıradan bir anın içindeki olağanüstü fark ediştir. Selim’in hikâyesi de bunun en güzel örneklerinden biri. Bir anda karanlığa gömülmek, onun için bir eksiklik değil, bir başlangıç oluyor. Çünkü merak eden bir çocuk, karanlığı bile araştırma fırsatı olarak görebiliyor.
Selim’in bu merakla başlayan serüveni, onu tarihin en parlak zihinlerinden biri olan Thomas Edison’un çocukluğuna, gençliğine ve laboratuvarına kadar götürüyor. Üstelik tüm bu yolculuklar, bir bilgi aktarımı değil, bir deneyim gibi hissettiriliyor. Okur, Selim’in yanında yürüyor, onunla aynı şaşkınlığı, aynı merakı, aynı soruları paylaşıyor. Bu yüzden “öğrenmek” kelimesi bu kitapta bir ders konusuna değil, bir maceraya dönüşüyor.
Kitap boyunca “çalışmak” ve “denemek” kelimeleri sık sık karşımıza çıkıyor. Ama bu kelimeler öğüt niteliğinde değil; Edison’un hayatını izlerken kendiliğinden zihne yerleşen bir gerçeklik gibi. Bu yönüyle kitap, çabasız başarının olmadığını, her icadın ardında sabırla atılan yüzlerce küçük adım bulunduğunu çocuklara sezdiriyor. Öğrenmek isteyen her çocuk için “emek vermenin güzelliği” çok değerli bir mesaj hâline geliyor.
Hikâyenin teması tek kelimeyle özetlenebilir: “aydınlık”. Ampulün yaydığı fiziksel ışık ne kadar önemliyse, merakın zihinde yaktığı ışık da o kadar kıymetli. Bu kitap, çocuklara her ikisini de hissettiriyor. Hem karanlık bir odanın aydınlanmasını hem de zihinde bir fikrin parlamasını…
“Başımda Ampul Yandı”, Selim’in kişisel bir macerası gibi görünse de aslında her çocuğun içinde saklı duran bilim merakının hikâyesi. Bu kitap; merak etmeyi, araştırmayı, denemeyi, soru sormaktan çekinmemeyi, hatalardan korkmamayı, hayal kurmayı çok doğal bir dille anlatıyor.
Yorum Yap
Bu ürün için henüz yorum yapılmamış.
