Bayrak, sadece bir kumaş parçası mıydı gerçekten? Yoksa her dalgalandığında bir milletin onuru, geçmişi ve geleceği miydi?

Dördüncü sınıf öğrencisi Mehmet’e verilen basit bir ödev, onu hayal bile edemeyeceği bir yolculuğa çıkarır.
Bir rüyada, geçmişin kahramanlarıyla tanışır: Sütçü İmam, Nene Hatun, Şahin Bey, Şerife Bacı ve daha niceleri...

Her biri ona tek bir sorunun cevabını gösterir: “Bayrak kimde kaldı?”

Bu kitap, çocuklara sadece tarihi değil, aynı zamanda vatan sevgisini, cesareti ve emanete sahip çıkmanın önemini anlatıyor. Ve sonunda Mehmet, hepimizin yüreğinde yankılanan o cevabı buluyor:

“Bayrak bende kaldı. Bende, sende, hepimizde…”

 

BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?

Çocuklara bayrağın bağımsızlık ve özgürlük sembolü olduğunu anlatır.

Bayrağın değerini, şehitlerin ve gazilerin mücadelesi üzerinden çocuklara hissettirir.

Sütçü İmam’dan Şerife Bacı’ya, Şahin Bey’den Nene Hatun’a, Yörük Ali Efe’den Ömer Halisdemir’e kahramanların hikâyelerini canlı biçimde anlatır.

Vatanı korumanın yalnızca geçmişte değil, bugün de devam eden bir görev olduğunu hatırlatır.

Çocuklara emanete sahip çıkmanın, sorumluluk bilinciyle büyümenin önemini öğretir.

 

EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Bir ödevle başlayan yolculuk, bazen çocuğun dünyasında bir milletin hafızasına açılan kapı olur. Dördüncü sınıf öğrencisi Mehmet’in “bayrak” konulu ödevi, işte böyle bambaşka bir serüvene dönüşüyor. Çünkü Mehmet yalnızca bayrağın sözlüklerde geçen tanımını öğrenmekle yetinmiyor, annesinin sorduğu o derin soruyla yüzleşiyor: “Peki, bayrak kimde kaldı?” İşte bu soru, çocuğun zihninde sıradan bilgilerin ötesine geçen bir merak uyandırıyor ve onu bir gecede, rüya içinde rüya misali, tarihin en önemli kahramanlarıyla buluşturuyor.

Mehmet’in rüyasında Sütçü İmam’dan Nene Hatun’a, Şahin Bey’den Şerife Bacı’ya, Tayyare Rahmiye’den Kâzım Karabekir’e, Yörük Ali Efe’den Nezahat Onbaşı’ya, Ömer Halisdemir’den Erol ve Abdullah Olçok’a kadar uzanan kahramanlarla tanışması, yalnızca geçmişi öğrenmek değil, bugünü ve yarını da anlamlandırmak demek oluyor.

Sayfalar ilerledikçe Mehmet, Maraş sokaklarında düşmana karşı direnen Sütçü İmam’ın cesaretine tanıklık ediyor. Bir imamın, söz konusu vatan olunca nasıl bir kahramana dönüştüğünü görüyor. Ardından Ankara’da Mehmet Rıfat Efendi’nin coşkulu hitabını dinliyor; halkı ayağa kaldıran sözlerin, bağımsızlık ateşini nasıl tutuşturduğunu öğreniyor. Nene Hatun’un üç aylık bebeğini evde bırakıp Aziziye Tabyası’na koşuşu, Mehmet’in gözlerinde yaş olup süzülüyor.

Sonra Şahin Bey çıkıyor karşısına. Düşman işgaline uğrayan Antep’in savunmasında, köprü başında verdiği söz kulaklarda yankılanıyor: “Beni çiğnemeden geçemezlerdi bu köprüden.” Derken İnebolu’nun kar fırtınalı yollarında Şerife Bacı’nın kağnısına eşlik ediyor. Çocuğunu cephanenin üzerine yatırıp kendi bedenini siper eden bir annenin cesareti, Mehmet’in yüreğine kazınıyor.

Tayyare Rahmiye, “Ben giderim!” diyerek her fırsatta cepheye atılıyor. Küçücük bir çocuğun hayran gözleriyle izlediği bu sahne, aslında vatan sevgisinin ne kadar içten ve saf olduğunu anlatıyor. Karşısına çıkan Kâzım Karabekir Paşa ise yalnızca bir asker değil, binlerce yetime babalık eden şefkatli bir lider olarak Mehmet’in zihnine yerleşiyor. Yetimhaneleri birer eğitim yuvasına dönüştürmesi, fedakârlığın savaş meydanıyla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Ve Nezahat Onbaşı… Henüz on iki yaşında bir çocuğun eline silah alması, Mehmet’e cesaretin yaştan bağımsız olduğunu hatırlatıyor. Yanında Kara Fatma, Gördesli Makbule, Halime Çavuş gibi nice kahraman kadınların hikâyeleriyle büyüyor bu yolculuk.

Sonra 15 Temmuz gecesi Erol ve Abdullah Olçok’un yanına düşüyor yolculuk. Bir baba ve oğulun vatan için birlikte meydanlara çıkışı, Mehmet’in gözlerini yaşartıyor. Ömer Halisdemir’in “Komutanlık binasını senin vatanındır, ne yapıp et izin verme” emrini canı pahasına yerine getirmesi, Mehmet’in yüreğinde “Bayrak yere düşmedi” cümlesiyle yankılanıyor.

Betül Güler Daştan’ın kaleme aldığı ve Tekmile Gedikoğlu’nun resimlediği “Bayrak Kimde Kaldı?”, çocuklara şunu hatırlatıyor: Bayrağın dalgalanması, yalnızca geçmişteki kahramanların değil, bugün yaşayan herkesin omzunda yükselen bir emanettir. Bayrağı taşımak demek, dersine çalışmak, ülkesine faydalı olmak, değerlerine sahip çıkmak, gerektiğinde cesaret göstermek demektir. Mehmet’in annesinin sorduğu soruya bulduğu cevap, aslında hepimizin kalbinde yankılanıyor: “Bayrak bende kaldı. Bende, sende, hepimizde…”

14132.B41.92D.AE1E
/
AİLE YAYINLARI
/ /
Tek Çekim
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
2/9
Taksit
Bu ürüne henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun