Altın Ayaklar takımı maça hazırlanıyor. Ancak her maç öncesi mutlaka çözülmesi gereken bir şey çıkı-yor: Camı zorlayan şutlar, esnemeyi pek sevmeyen oyuncular, ailesinin turşucu dükkânı yüzünden alay edilen ve futbola küsen Kerem…
Ali, Deniz ve arkadaşları, antrenman sırasında Kerem’i spor salonunun penceresinden izlerken yaka-lıyorlar. Çocuklar, onu sahaya döndürmek için küçük bir sırrın peşine düşüyorlar.
“Gizemli kramponlar” da bu hikâyenin tam ortasında, cesareti ve mücadeleyi yeniden hatırlatıyor.
Düşenin kaldırıldığı, gol kaçıranın bile alkışlandığı, dostluğun futbolun önüne geçtiği samimi ve eğ-lenceli bir hikâye.
Top döner, maç biter. İnanç ve dostluk hep sürer.
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
Çocuklarda takım ruhunu ve sorumluluk bilincini geliştiren eğlenceli ve akıcı bir anla-tım sunar.
Arkadaş baskısı ve alay edilme gibi sorunlara çözüm üreten sağlıklı davranış modelleri kazandırır.
Cesaretin bazen küçük bir adımla başladığını hissettirerek çocuklara içlerindeki gücü hatırlatır.
Oyunda düşmenin, yenilmenin ve yeniden denemenin gelişimin doğal bir parçası ol-duğunu sezdirir.
Günlük hayattan tanıdık sahnelerle çocukların kendilerini hikâyede görmelerini sağla-yan gerçek bir atmosfer kurar.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
Bir çocuğun gözünden bakınca, hayatın ne kadar renkli, hareketli ve umut dolu oldu-ğunu yeniden fark ederiz. Bu kitap, işte tam da böyle bir dünyanın içinden sesleniyor: Ko-şuşturan ayakların, birbirine karışan nefeslerin, küçük ama yürekleri kocaman futbolcula-rın dünyasından… “Ali’nin Gizemli Kramponları”, okuyucusunu bir futbol hikâyesinin yanı sıra dostluğun, cesaretin, emek vermenin ve iyileştirmenin gücüne çağıran sıcacık bir yolculuğa çıkarıyor.
Kitabı elinize aldığınızda ilk hissedeceğiniz şey, çocukların saf sevincinin gerçekliği. Çünkü bu hikâyede hiçbir duygu yapay değil; ne Ali’nin neşesi ne Deniz’in düşüp kalkma-lara rağmen bitmeyen ısrarı ne de Kerem’in sessizliğine saklanan kırgınlığı… Hepsi birer gerçek çocuk gibi konuşuyor, düşünüyor, seviniyor ve üzülüyor. Tam da bu yüzden okur, ilk sayfalardan itibaren kendini Altın Ayaklar takımının arasında buluyor.
Hikâyenin merkezinde aslında hepimizin yüreğine dokunan bir konu var: Bir çocuğun incinmesi ve sessizce içine kapanması... Kerem’in yaşadığı alay edilme, küçümsenme ve lakap takılma deneyimi, ne yazık ki okul çağındaki pek çok çocuğun karşılaştığı bir durum. Yazar Gamze Aktürk, bu zor duyguyu çocuğun dünyasını sarsmadan fakat önemini de ha-fife almadan büyük bir incelikle ele alıyor.
Ama işte tam burada hikâyenin en değerli tarafı devreye giriyor: Arkadaşlığın iyileştirici gücü. Ali ve Deniz, Kerem’in sessizliğinin arkasındaki yarayı fark ettiklerinde onu yeniden hayata, oyuna ve mutlu bir çocuk olmaya davet ediyorlar.
Kitap boyunca sık sık karşımıza çıkan Mehmet Öğretmen’in rolü ise çocukların dünya-sında bir yetişkin figürünün ne kadar dönüştürücü olabileceğini göstermek. Onun cüm-leleri hem eğlenceli hem öğretici. Bazen bir bebeğin ilk adımlarını örnek göstererek sabrı anlatıyor, bazen bir kalecinin gözünden takım ruhunu açıklıyor. En önemlisi ise çocuklara şu mesajı veriyor: “Başarı, birlikte olunca güzeldir. Golü kimin attığı değil, gol için kimlerin emek verdiği önemlidir.”
İşte bu yüzden “Ali’nin Gizemli Kramponları” futboldan bahsetmekle birlikte; emekten, çabadan, gelişimden ve birlikte olmanın değerinden de söz ediyor. Çocukların maç sıra-sında rekabete kapılıp birbirlerini rakip sanmaları, öğretmenlerinin tek bir cümlesiyle ye-niden anlam buluyor: “Bir takım, ancak tek bir yürek gibi attığında gerçekten takım olur.”