“Başkalarına ‘evet’ derken kendine kaç kez ‘hayır’ dedin?”
Toplum bizden hep uyumlu, fedakâr, hoşgörülü olmamızı bekledi. Ama kimse, “Ya senin hakların?” diye sormadı.
"Sınırını Çiz / Kendi Kul Hakkına Girme", modern çağın en görünmez günahına dokunuyor. Kendi kendinin kul hakkına girmemenin yollarını aydınlatıyor.
Psikolojik derinliği, manevi temelleri ve güçlü hikâyeleriyle bu kitap,
• “Hayır” diyemeyenlerin,
• Sürekli verip çokça tükenenlerin,
• Kendi hakkını savunurken suçluluk duyanların,
• Sınır koymayı bencillik sananların,
• İyilik yapıyorum derken kalbi kırılanların kitabı.
Artık başkalarını kırmadan kendini korumanın zamanı geldi! Çünkü Rabbinin sana verdiği değeri korumak da bir ibadettir.
Unutma! Allah, seni “sana” emanet etti.
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
“Hayır” diyememenin ruh ve beden üzerindeki bedellerini çarpıcı örneklerle fark ettirir.
Başkalarının mutluluğu uğruna kendini tüketmenin aslında kendi kul hakkına girmek olduğunu hatırlatır.
İlişkilerde sınır koymanın sevgiyi azaltmadığını, aksine sevgiyi temiz ve güvenli kıldığını gösterir.
“İyi insan olmak” ile “kendini yok saymak” arasındaki farkı gösterir, iç huzuru yeniden kazandırır.
Kendi sınırlarını çizen insanın, diğerlerinin sınırlarına da saygı duyduğunu anlatır.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
Bazı kitaplar bir fikir anlatmaz, bir hissi uyandırır. “Sınırını Çiz / Kendi Kul Hakkına Gir-me” tam olarak böyle bir kitap. Canten Kaya, yıllardır insanın iç dünyasını anlamaya ada-dığı yolculuğunda, bu kez sessiz ama çok derin bir meseleyi anlatıyor: Kendine haksızlık etmeyi.
Hakkı gözetmek denildiğinde aklımıza hep başkaları gelir. Oysa insanın kendi iç sesine kulak vermemesi, kendi sınırlarını yok sayması, kendi hakkına girmesidir. Bu kitap, işte o unutulmuş hakka bir çağrıdır.
“Sınırını Çiz / Kendi Kul Hakkına Girme”de Canten Kaya bir kürsüde değil, kalbinin tam ortasında konuşuyor sanki. Bilgiyle duyguyu, psikolojiyle maneviyatı, bilimle vicdanı yan yana getiriyor. Yıllardır yaptığı seminerlerde, binlerce danışanla kurduğu o sahici bağı bu kez sayfalar üzerinden okura uzatıyor. Onun cümlelerinde bir uzmanın bilgisi kadar bir dostun içtenliği var. Ne yukarıdan konuşuyor ne de yargılıyor. Sadece şunu söylüyor: “Kendine iyi davranmadığında kimseye adil davranamazsın.”
Kitap, hepimizin içini kemiren ama dillendirmediği bir gerçeği görünür kılıyor. Başkala-rını memnun etmeye çalışırken tükenen, “evet” derken içinden “hayır” geçen, kendi duy-gularını bastırmayı iyilik zanneden bir insanlık hâlini anlatıyor. Canten Kaya, “hayır diye-memek” gibi küçük görünen bir davranışın, aslında insanın benliğini nasıl yavaşça tüket-tiğini gözler önüne seriyor.
Bu kitapta “sınır çizmek” kavramı bencillikle değil, saygıyla yan yana duruyor. Çünkü bir insan, sınır koyduğunda karşısındakine değil, kendine sadakat gösterir. Kendine sadık kalmak ise, Yaradan’ın sana verdiği değeri korumaktır.
Sayfalar arasında ilerledikçe, okuyucu hem psikolojik hem ruhsal bir yüzleşmeye davet ediliyor. Her cümle, insanın kendi içindeki ihlalleri fark etmesini sağlıyor. Bir annenin fe-dakârlık adı altında kendi ruhunu yorması, bir babanın ailesi dağılmasın diye kendini unutuşu, bir öğretmenin herkesin yükünü taşırken kendi sesini kısması… Bu hikâyelerin her biri, “iyi olmak” uğruna kendini hiçe sayan insanların aynası gibi.
“Sınırını Çiz / Kendi Kul Hakkına Girme” sadece kişisel gelişim değil, ruhsal bir onarım kitabı. İnsana “hayır” demeyi öğretmekle birlikte “evet”i doğru yere koymayı da anlatıyor. “Fedakârlık” kelimesini yeniden tanımlıyor. Çünkü kendini yok ederek yapılan iyilik, so-nunda hem seni hem karşındakini yorar. Gerçek iyilik, ölçülü sevgidir. Gerçek sadakat, önce kendine sadakattir.