Sultan ve Dracula
Gizem, korku ve savaş!
1458 yılında Eflak’ın başkenti Targovişte’de başlayan bu karanlık hikâye, sadece kanla yazılacak bir savaşın kıvılcımını çakıyor.
Efsanevi zalimliğiyle tanınan Dracula, Şeytan’la anlaşarak insanlık dışı bir yaratığa dönüşüyor. Os-manlı’nın yiğit akıncıları ve Fatih Sultan Mehmet ise bu zalim iblisi alt etmek için müthiş bir plan kuruyor!
Tarihî gerçeklerle hayal gücünü harmanlayan bu destansı hikâye, bir yandan sizi büyülerken bir yan-dan da dehşete düşürecek. Bu fantastik dünyaya tanık olmaya hazır mısınız? Okuduğunuzda neyin efsane, neyin gerçek olduğuna inanamayacaksınız!
Akıncı ve Vampir
"Sultan ve Dracula" destanında başlayan kadim savaşın gölgesi, bu kez daha vahşi bir karanlık ola-rak geri dönüyor. Dracula’nın soyundan gelen karanlık varlık, atasının yarım bıraktığını tamamlamak için ortaya çıkıyor. Osmanlı’nın genç ve yiğit akıncısı Ali Bey, kendisini kanın, tılsımın ve sırların ördüğü bir mücadelede buluyor.
Geceleri yükselen uğursuz fısıltılar, toprağı titreten adımlar ve gölgelerin içinden süzülen kırmızı göz-ler… Hepsi tek bir hakikate işaret ediyor: Karanlık geri dönüyor. Ve ona karşı duracak tek bir yiğit kaldı. Hazırsanız efsane yeniden başlıyor.
Piramit
"Sultan ve Dracula"da başlayan o kadim savaş, "Akıncı ve Vampir"de karanlığın yeniden can bulu-şuyla daha da büyümüş, şimdi ise bambaşka bir boyuta taşınmıştı. Gölgelerin arasına saklanan düşman artık tekbaşına değildi; izleri Amerika’nın karanlık sokaklarından İstanbul’un taş hafızasına kadar uzanan ölümcül bir sır, yeniden uyanıyordu.
New York’un dehlizlerinde kaybolanlar… Asırlardır korunan tılsımlı emanetler… Ve bütün insanlık tari-hine meydan okuyan gizemli bir yapı: “PİRAMİT”
Gölgeler büyüyor, sırlar açılıyor… Ve efsane, üçüncü kez yeniden yazılıyor. Hazırsanız, karanlık bu defa bir piramidin tepesinden dünyayı sarsmaya geliyor.