Eğer biz namaz vakitlerini değil de dizi saatlerini dört gözle bekliyorsak...
Eğer Peygamber’in (s.a.v.) çocuklara kaşlarını bile çatmadığını biliyor ama bir yandan çocuğumuzu dövüyor ve ona sövüyorsak...
Eğer oruç tuttuğumuzda hırçın, kızgın, tahammülsüz oluyor ve çocuğumuza “Zaten oruçluyum...” diye başlayan cümleler kuruyorsak...
Eğer çocuğun oyununu bölmemek için secdelerini uzatan Nebi’ye (s.a.v.) rağmen namazda önümüzden geçti diye çocuğumuzu azarlıyorsak...
Eğer Hz. Ömer’in adaletini anlatırken iki kardeş arasında adil olmayı başaramıyorsak...
Eğer Hz. Osman’ın hayâsından bahsediyor ama ahlaka aykırı görüntüleri televizyonla evimize davet ediyorsak...
Eğer Hz. Ali’nin ilminden övgüyle bahsedip en son ne zaman kitap okuduğumuzu bile hatırlamıyorsak...
Eğer hatim üstüne hatim yapmamıza rağmen Kur’an’ı anlamak ve yaşamak için hiç gayret sarf etmiyorsak...
Eğer çocukları camiden kovuyor, gerekçe olarak da çocukluk şakımalarını gösteriyorsak…
O zaman bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir.
Hatice Kübra Tongar, çocuklarımıza nasıl bir anlayışla, ne zaman, hangi yöntemlerle, zorlamadan, sevdirerek ve oyunlar oynayarak nasıl bir din eğitimi vereceğimizi adım adım anlatıyor.
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
Allah sevgisini korkuya dayalı değil, güven ve merhamet dolu bir yaklaşımla nasıl anlatabileceğimizi gösterir.
Din eğitiminde ödül ve ceza yerine sevgiyle rehberlik etmenin önemini bilimsel ve pedagojik açıdan açıklar.
Çocukların yaşlarına uygun, duygu dünyalarına zarar vermeyen bir din eğitimi için uygulanabilir öneriler sunar.
Namaz ve oruç gibi ibadetleri sevdirmenin pratik yollarını günlük hayattan örneklerle anlatır.
Ebeveynlerin kendi dinî algılarının çocuklarına nasıl yansıdığını fark etmeleri için rehberlik eder.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
Hepimiz isteriz ki çocuklarımız sevgiyle büyüsün, iman onların kalplerinde bir gül gibi açsın. Ama çocuklarımıza dinî eğitim verirken “yanlış ile doğru arasındaki ince çizgiyi” fark etmemiz bazen zor olabilir. Uzman Psikolog ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Hatice Kübra Tongar’ın kaleminden çıkan “Korkutarak Değil Sevdirerek Din Eğitimi”, anne-babaların içinde büyüyen o tatlı endişeyi, çocuklarımıza dinî değerleri en doğru şekilde öğretme çabasını şefkatle kucaklayan bir rehber niteliğinde.
Kitapta pedagojik yaklaşımlar, psikolojik bulgular, uzman görüşleri ve bizzat deneyimlenmiş hikâyeler yer alıyor. Ama en güzeli, kitabın akademik bir soğuklukla değil, “bir dostunuzla kahve içerken ettiğiniz bir sohbet tadında” yazılmış olması. Sayfalar ilerledikçe Tongar’ın samimi ve yumuşacık dili, sizi sanki bir dostunuzla, bir arkadaşınızla, bir kardeşinizle konuşuyormuş gibi hissettiriyor.
Yazar, kitap boyunca çocuklarımızın dinle ilk tanışmasında sevgi tohumlarının nasıl ekilmesi gerektiğini, bu tohumları hangi kelimelerle sulamamızın doğru olacağını anlatıyor. Din algımızın nereden geldiğini, yanlış ezberlerimizi, çocuklarımıza dini anlatırken neleri farkında olmadan hatalı yaptığımızı ince ince işliyor.
En güzel bölümlerden biri de, “Din Eğitiminde Ceza ve Ödül Olmalı mı?” Burada Tongar, bizlerin alışkın olduğu şartlandırıcı ödül ve ceza sisteminin çocuklarımıza nasıl tesir ettiğini anlatıyor. Çocuğa cezalar vermek, dini kurallarla korkutmak yerine, ona dinin güzelliğini hissedeceği ortamlar hazırlamanın önemi vurgulanıyor.
Bir düşünelim; biz namaz vakitlerini değil de dizi saatlerini dört gözle bekliyorsak, bizim yaşadığımız din ile anlattığımız din çocuklarımız için ne kadar tutarlı olabilir? Tongar, bu kitabında dinî eğitimi anlatırken biz büyüklerin de aynaya bakmasını sağlayan sorular soruyor.
Hatice Kübra Tongar, sadece bir psikolog değil, aynı zamanda bir anne. İşte bu kitap tam da bir annenin yüreğinden kopan, bir psikoloğun uzmanlığıyla harmanlanmış bir eser. Yazdığı her kelimenin altında bir annenin sevgisini, bir uzmandan gelen bilginin derinliğini buluyorsunuz.
Eğer “Ben çocuğuma dinî eğitim verirken yanlış yapmaktan korkuyorum”, “Onun kalbinde dini bir sevgi olarak büyütmek istiyorum”, “Sevgi diliyle dini anlatmanın yollarını keşfetmek istiyorum” diyorsanız, bu kitap tam da ihtiyacınız olan şey…