Aklımda bir yer var.
Şimdiii, güzel arkadaşım! Oyunun kurallarını anlatıyorum. Belki de biliyorsun bu oyunu zaten. Bilmiyorsan da çok kolay ve zevkli. Öğrenirsin hemen.
Oyunumuz şu: Ben aklımdan bir yer tutuyorum. Ve sana soruyorum. “Aklımda bir yer var?” Sen de ipucu istiyorsun. Diyorsun ki: “Nesi var?”
Ama öyle kolay değil haaa! Bilemeyebilirsin, hemen ilk soruda. Kafana takma! Sormaya devam et bana: “Nesi var?”
Milyonlarca çocuğun ve gencin severek okuduğu kitapların yazarı Hatice Kübra Tongar, aklından bir yer tutuyor. Sonra gençlere ipuçları vererek bu yerin tarihini anlatıyor. Tabii yerin ismini söylemeden! O yerin neresi olduğunu bulmak onlara kalıyor. Kitabın sonunda ise gençleri çok büyük bir sürpriz bekliyor.
O zaman soralım hemen: “Nesi var?”
Çarpı 2
Her çocuk gibi ben de büyümek istiyordum. Büyüdüm de... Ama her çocuk gibi değil! On üç yaşımdan on dört yaşıma kadar geçen zaman tuhaf bir hızda ilerledi: Çarpı iki hızında!
Her şey o kadar hızlı oldu ki o yıl, bayramları, oyunları, sınavları, dersleri, ailece yaptığımız sohbetleri, Yumak’la oynamayı, Cicikuş’un ötüşlerini, babaannemin masallarını… Yani bir yılda yaşayabileceğim sayısız hatırayı kaçırdım!
Tüm bunlar nasıl mı oldu? Durun, hepsini anlatacağım. Yavaş yavaş...
Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı
Yatırköy İlkokulu’nda… Ve Yatırköy Mahallesi’nde…Okulda öğrenciler ve öğretmenler… Evlerde babalar ve anneler… Herkes ama herkes çok sıkkın, bıkkın ve gergindi! Peki, tüm bu kötü duyguların nedeni neydi?
Uzman Psikolog Hatice Kübra Tongar, çocukları ve yetişkinleri çepeçevre kuşatan sıkıntının gerçek nedenini anlatıyor! Bu hikâyeyi okuyan herkes sıkıntıdan kurtuluyor,kıkır kıkır kırkırdıyor!
Ayasofya’dan kimler kimler geçti
Ben Ayasofya…
Konstantin tarafından yapılan, yanıp kül olduktan sonra II. Theodosius’un emriyle yeniden ayağa kalkan, sonra tekrar yıkılan ve Justinyanus tarafından yapılıp bugünlere ulaşan, her taşında padişahlardan âlimlere, mimarlardan şairlere, hattatlardan gezginlere pek çok kişinin imzası ve duası bulunan, Fatih Sultan Mehmed’in kılıç hakkı, Mimar Sinan’ın minareleriyle şaha kaldırdığı, Müslüman mabedi Ayasofya.
Sana ilk günümden itibaren üzerimde emeği olan ve farklı niyetler taşıyan insanları anlattım. Bin beş yüz yıllık ömrümde gör bak neler yaşadım, nelere şahit oldum, kimleri ağırladım?
Allah’ım ben geldim
Yarın öbür gün biri yanına gelip de,
“Boş ver yaaa! Yaşlanınca kılarsın.”
“Senin kalbin temiz zaten, namaz kılmasan da olur.”
“Senin namazın kabul olmaz ki! Sen kiiim, namaz kılmak kiiim?”
“Amman yaa koskoca ömür! Kim her gün beş vakit namaz kılacak şimdi? Zor iş!”
“Sen namaz kılmasan da Allah affeder.”
“Allah’ın senin namazına ihtiyacı mı var?”
“O kadar işin gücün arasında namaz kılmaya vakit yok ki!”
gibi cümleler fısıldarsa ona ne cevap vereceğini artık biliyorsun.
Bu cevapları arkadaşlarına da söyle bence.
Günde beş defa kendine de söyle.
Sonra her ezan çağrısında dön ve Rabbine şöyle de:
“Allah’ım ben geldim!”
Niyazi / Nefis bir plan
Tam yatmaya hazırlanıyordum ki çaaattt diye gelip oturdu karşıma.
“Ne oluyor? Sen kimsin? Neden geldin?” diye sormama fırsat vermeden konuya girdi.
“Gün bugündür,” dedi. “Her şeyi konuşacağız!”
“İyi de güzel kardeşim, sen kimsin? Önce onu söyle bana” dedim.
“Ben nefsim” dedi.
Konuşmaya başladık. Çatır çatır sordu her şeyi. Ortaya bol maceralı bir öykü, bolca cevaplanmış soru ve bir dolu eğlenceli hatıra çıktı.
Bana sorarsanız “neffis” bir sohbet oldu!
Her şeyi konuşmaya en başından başladık...Şimdiii, güzel arkadaşım! Oyunun kurallarını anlatıyorum. Belki de biliyorsun bu oyunu zaten. Bilmiyorsan da çok kolay ve zevkli. Öğrenirsin hemen.
Oyunumuz şu: Ben aklımdan bir yer tutuyorum. Ve sana soruyorum. “Aklımda bir yer var?” Sen de ipucu istiyorsun. Diyorsun ki: “Nesi var?”
Ama öyle kolay değil haaa! Bilemeyebilirsin, hemen ilk soruda. Kafana takma! Sormaya devam et bana: “Nesi var?”
Milyonlarca çocuğun ve gencin severek okuduğu kitapların yazarı Hatice Kübra Tongar, aklından bir yer tutuyor. Sonra gençlere ipuçları vererek bu yerin tarihini anlatıyor. Tabii yerin ismini söylemeden! O yerin neresi olduğunu bulmak onlara kalıyor. Kitabın sonunda ise gençleri çok büyük bir sürpriz bekliyor.
O zaman soralım hemen: “Nesi var?”
Çarpı 2
Her çocuk gibi ben de büyümek istiyordum. Büyüdüm de... Ama her çocuk gibi değil! On üç yaşımdan on dört yaşıma kadar geçen zaman tuhaf bir hızda ilerledi: Çarpı iki hızında!
Her şey o kadar hızlı oldu ki o yıl, bayramları, oyunları, sınavları, dersleri, ailece yaptığımız sohbetleri, Yumak’la oynamayı, Cicikuş’un ötüşlerini, babaannemin masallarını… Yani bir yılda yaşayabileceğim sayısız hatırayı kaçırdım!
Tüm bunlar nasıl mı oldu? Durun, hepsini anlatacağım. Yavaş yavaş...
Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı
Yatırköy İlkokulu’nda… Ve Yatırköy Mahallesi’nde…Okulda öğrenciler ve öğretmenler… Evlerde babalar ve anneler… Herkes ama herkes çok sıkkın, bıkkın ve gergindi! Peki, tüm bu kötü duyguların nedeni neydi?
Uzman Psikolog Hatice Kübra Tongar, çocukları ve yetişkinleri çepeçevre kuşatan sıkıntının gerçek nedenini anlatıyor! Bu hikâyeyi okuyan herkes sıkıntıdan kurtuluyor,kıkır kıkır kırkırdıyor!
Ayasofya’dan kimler kimler geçti
Ben Ayasofya…
Konstantin tarafından yapılan, yanıp kül olduktan sonra II. Theodosius’un emriyle yeniden ayağa kalkan, sonra tekrar yıkılan ve Justinyanus tarafından yapılıp bugünlere ulaşan, her taşında padişahlardan âlimlere, mimarlardan şairlere, hattatlardan gezginlere pek çok kişinin imzası ve duası bulunan, Fatih Sultan Mehmed’in kılıç hakkı, Mimar Sinan’ın minareleriyle şaha kaldırdığı, Müslüman mabedi Ayasofya.
Sana ilk günümden itibaren üzerimde emeği olan ve farklı niyetler taşıyan insanları anlattım. Bin beş yüz yıllık ömrümde gör bak neler yaşadım, nelere şahit oldum, kimleri ağırladım?
Allah’ım ben geldim
Yarın öbür gün biri yanına gelip de,
“Boş ver yaaa! Yaşlanınca kılarsın.”
“Senin kalbin temiz zaten, namaz kılmasan da olur.”
“Senin namazın kabul olmaz ki! Sen kiiim, namaz kılmak kiiim?”
“Amman yaa koskoca ömür! Kim her gün beş vakit namaz kılacak şimdi? Zor iş!”
“Sen namaz kılmasan da Allah affeder.”
“Allah’ın senin namazına ihtiyacı mı var?”
“O kadar işin gücün arasında namaz kılmaya vakit yok ki!”
gibi cümleler fısıldarsa ona ne cevap vereceğini artık biliyorsun.
Bu cevapları arkadaşlarına da söyle bence.
Günde beş defa kendine de söyle.
Sonra her ezan çağrısında dön ve Rabbine şöyle de:
“Allah’ım ben geldim!”
Niyazi / Nefis bir plan
Tam yatmaya hazırlanıyordum ki çaaattt diye gelip oturdu karşıma.
“Ne oluyor? Sen kimsin? Neden geldin?” diye sormama fırsat vermeden konuya girdi.
“Gün bugündür,” dedi. “Her şeyi konuşacağız!”
“İyi de güzel kardeşim, sen kimsin? Önce onu söyle bana” dedim.
“Ben nefsim” dedi.
Konuşmaya başladık. Çatır çatır sordu her şeyi. Ortaya bol maceralı bir öykü, bolca cevaplanmış soru ve bir dolu eğlenceli hatıra çıktı.
Bana sorarsanız “neffis” bir sohbet oldu!
Her şeyi konuşmaya en başından başladık...