Kahramanımız Muffin ile tanışmaya hazır mısın?
O sıra dışı bir kedi. Kedi marşını ezbere biliyor. “Kedi marşı olur mu?” deme! Bal gibi de var.
Annesi kaybolunca ona kedilerin başkanı Sarı Şevket sahip çıkıyor. Bu arada Sarı Şevket de bir kedi. Mahallenin bütün köpekleri Sarı Şevket’ten tırsıyor.
Muffin günlerce sokakta yaşıyor. Aç kalıyor, baskı görüyor. En yakın arkadaşı kedi Tarık da ona destek oluyor. Sonra birileri Muffin’i sahipleniyor. Muffin, Sarı Şevket’ten ve arkadaşlarından ayrılıyor.
Bu kitapta, bir kedinin gözünden komik, bazen hüzünlü ama her zaman şaşırtıcı bir dünyaya adım atacaksın.
Her şeye hazır ol, çünkü Muffin’in hikâyesi, senin bildiğin kedi hikâyelerinden çok daha ötesi!
BU KİTABINI NEDEN OKUYALIM?
Kedilerin kendilerine özgü eğlenceli dünyasını anlatarak çocukların onlarla empati kurmasını sağlar.
Hayvan hakları ve kedilerin günlük hayatlarına dair farkındalık oluşturur.
Hayvan sahiplenmenin ve beslemenin nasıl bir sorumluluk gerektirdiği hakkında hatırlatmalarda bulunur.
Aile sevgisi, merhamet, hayvan sevgisi, sorumluluk, arkadaşlık ve sahiplenme gibi değerlere dikkat çeker.
İletişim becerilerini güçlendirmeye, duygu ve düşünce farkındalığını geliştirmeye katkı sağlar.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
Kedilerin dünyasında her şey iki heceyle başlar: Mi-yav. Fakat bu küçük sesin içinde koca bir mahalle, bir sokağın ritmi ve bir çocuğun kalbi saklıdır. Halide Merve’nin “Operasyon Miyav Miyav” kitabında anlatıcı koltuğuna bir kedi oturuyor: Muffin. Cennet Mahallesi’nin küçük sakini, bazen çöp kutusunun kenarında hayatı düşünüyor, bazen bir pencere eşiğinde güneşi kovalıyor. Onun sesi içten, komik ama aynı zamanda duygusal. Bu yüzden birkaç sayfa sonra artık okur da dünyaya onun göz hizasından bakmaya başlıyor.
Muffin’in hikâyesi bir kahramanlık masalı değil; aramak, sevilmek ve ait olmanın anlamını keşfetme yolculuğu. Annesini hatırlamıyor ama onu özlüyor. Bu özlem, bir kedinin kalbinde bile ne kadar derin bir boşluk bırakabileceğini hissettiriyor. Sokaklarda büyümek onun için hem özgürlük hem de tehlike. Arabalar aceleci, insanlar bazen dikkatsiz. Ama Muffin’in kalbinde bir umut hep yaşıyor. Sarı Şevket ve Tarık gibi dostlarıyla tanıştığında, dostluğun yalnızca insanlara özgü bir duygu olmadığını anlıyoruz. Mahalle kedilerinin arasında bile bir dayanışma, bir mizah ve küçük bir bilgelik var.
Hikâyede Muffin’in yolu bir evin kapısına çıkıyor. Vuslat Amca, Şengül Teyze ve küçük Zeynep’le tanışınca sokak hayatının rüzgârı yerini evin sıcaklığına bırakıyor. Ancak bu yeni hayat da kolay değil. Ev kedisi olmak, düzeni öğrenmek, perdelere tırmanmamak, kedi mamasını zamanında bitirmek... Muffin bu yeni kuralları anlamaya çalışırken okur da “ev” kavramının aslında güvenle ilgili olduğunu fark ediyor. Küçük Zeynep’in sabırlı sevgisi, Muffin’in kalbinde yavaş yavaş bir aidiyet duygusu oluşturuyor. Bir kedinin gözünden anlatılan bu sevgi, çocuklarla hayvanlar arasında kurulabilecek en saf bağı görünür kılıyor.
Muffin’in bakış açısıyla yazılmış her bölüm, hem kahkaha hem de farkındalık barındırıyor. Veterinerde geçen sahnede sokak kedilerinin neden korktuğunu anlıyoruz; muhabbet kuşu Maviş’le olan kıskançlık yarışında sevginin paylaşılabileceğini öğreniyoruz. Yazar, çocuklara “hayvan sevgisini” anlatmıyor, zaten içlerinde olanı uyandırıyor.
“Operasyon Miyav Miyav”, sadece bir kedinin değil, insanlığın da hikâyesi. Muffin’in gözlerinden bakarken fark ediyoruz: Sevmek sahiplenmekten, anlamak konuşmaktan, dostluk kelimelerden çok daha güçlü. Son sayfayı kapattığınızda, bir kediye dokunmuş, bir kalbi dinlemiş, bir mahalleye uğramış gibi oluyorsunuz. İçinizde sıcak bir mırıltı kalıyor: Miyav.
