Selim’in bilime olan merakını annesi, babası, dedesi, öğretmeni, herkes ama herkes destekliyor. Araştırmacı, bilginin peşine düşen kişiliği çok seviliyor.
Dedesi daha da ileri giderek kütüphanesinde sakladığı kum saatiyle onu zaman yolculuğuna gönderiyor. Ve Selim ödevi için yardım istediği dedesinin sayesinde telefonun icadının edildiği ana ışınlanıyor.
Daha sonra neler mi oluyor?
Umarım sana sadece, “Selim, Alexander Graham Bell ile nasıl tanıştı? Graham Bell, telefonu icat etmeye neden karar verdi? İlk telefon görüşmesi kimler arasında geçti? Vişne suyu, icat notlarının en önemli bölümüne mi döküldü?” sorularının cevabını vereceğimi düşünmüyorsundur.
Bence Selim’in kendi yaşadığı döneme dönüp dönemediğini de çok merak ediyorsun.
Hadi öyleyse, Selim’in kum saatini salladığı gibi sen de bu kitabı salla ve kendini harika bir maceranın içinde bul.
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
Telefonun icadını eğlenceli bir kurguyla anlatarak bilimi çocuklara sevdirir.
Çocuklara “İyi bir insan olmadan iyi bir bilim insanı olunmaz” fikrini aşılar.
Zaman yolculuğu kurgusuyla tarihî bilgiye kolay ve keyifli bir ulaşım sağlar.
Didaktik dil yerine sıcak, anlaşılır ve çocuk dostu bir üslup kullanır.
Hayal gücünü besler ve çocukları aktif düşünmeye ve keşfetmeye yönlendirir.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
Eğitim hayatının en önemli destekçilerinden biri de merak eden, öğrenmekten haz duyan ve araştırmayı seven bir ruha sahip olmaktır. Buse Kanat Ünal’ın yazdığı, Merve Altınöz’ün resimlediği “Alo Sesim Geliyor mu?” kitabının ana kahramanı Selim, tam da böyle biri. Hiç kimsenin aklına gelmeyen ilginç sorular onun aklına geliyor. Öğretmeni bu soruları cevaplamaktan büyük zevk alıyor. Annesi sohbet sırasında sorduğu sorularla onun daha da farklı düşünmesini sağlıyor. Babası öğrenme yolculuğunu daha gizemli hâle getirmek için ne planlar kuruyor ne planlar. Ve dedesi bir icada canlı canlı şahit olması için onu zaman yolculuğuna gönderecek kadar çılgın bir destekçi...
Anlayacağınız Selim çok ama çok şanslı. Etrafı bilge ve eğlenceli kişilerle dolu. Çıktığı yolculukta telefonun icat edildiği o eşsiz ana şahit olması ise onun için gözlerini yuvalarından dışarı çıkaracak kadar şaşılacak, hatta rüya gibi bir anı...
Size de bazen okuduklarını ve öğrendiklerini tıpkı yaşıyormuş hissi dolmaz mı? İşte Selim, geçmişten bugüne farklı şekillere girse de insan sesini kilometrelerce uzağa taşıyan telefonun icadını öğrenirken aynen böyle hissediyor. Telefonun nasıl icat edildiğini öğrenmiyor âdeta o ana şahit oluyor. Bu mümkün mü demeyin! İnsan zihni bir şeyle ne kadar çok meşgul olursa onunla ilgili hayaller kurmaya başlar. Bazen bu hayaller uykusu gelen insanı rüya aleminde geçmiş yıllara uçurur. Demedi demeyin, bence deneyin…
Sizce Selim okulda öğretmenine sorduğu sorunun ona bir ödev olarak döneceğini, bu ödev yolculuğunun da onu zaman tünelinde geçmişe götüreceğini tahmin etmiş midir? Ödevi için dedesinin kütüphanesine giren Selim o güne kadar hiç yaşamadığı bir araştırma yolculuğunun onu zaman girdabına çekeceğini düşünmüş müdür? İşte insan bazen aklına bile gelmeyecek kadar büyük maceralar yaşayabiliyor.
Selim, öğretmeninin verdiği bir ödevle başlayan, Graham Bell’in zamanına yaptığı yolculukla capcanlı hâle gelen, heyecan dolu macerasına sizi de bekliyor.