Ali Bey, güzel bir ev yapmış ve adını Kartal Yuvası koymuştu. Eşiyle burada mutlu anılar biriktirmişti. Ta ki oğulları onları yanına almak isteyene kadar…
Şehre taşındıklarında Kartal Yuvası yalnız kaldı. Artık duvarlarında kahkahalar çınlamıyor, mutfağından güzel yemek kokuları yayılmıyordu. Kendini terk edilmiş, faydasız hissediyordu.
Bir gün, yolda çatısı olan bir aracın hareket ettiğini gördü. Bu, ev gibi tasarlanmış bir karavandı. Ondan ilham alan Kartal Yuvası ayağa kalkıp ailesini aramaya koyuldu.
Bu yolculukta kimlerle karşılaştı? Yanan bir evi nasıl kurtardı? Kırılan bir minare için kendini nasıl feda etti? Ve nasıl bir köyün sahiplendiği bir ev hâline geldi?
Evlerin de bir ruhu olduğunu anlatan, sımsıcak bir hikâye...
BU KİTABI NEDEN OKUYALIM?
Ev kavramının sadece dört duvar değil, sevgiyle örülen bir yuva olduğunu gösterir.
Konuşan bir ev aracılığıyla çocuklara eşya-insan ilişkisine dair farkındalık kazandırır.
Yardımlaşma, vefa, sadakat, dostluk gibi değerleri dokunaklı bir kurguyla işler.
Çocuklara empatiyi, eşyaya saygıyı ve sevginin iyileştirici gücünü hissettirir.
Sahiplenilme, terk edilme ve yeniden kabul edilme süreçlerini duygusal bir dille anlatır.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN
“Ailesini Arayan Ev” çocuklarımıza doğru iletişim kurmak, empati yeteneği, yardımlaşma, duyarlılık, sosyalleşme becerisi, farklı dünyaları keşfetme, çevre bilinci gibi pek çok kazanımı sağlayacak harika bir eser...
Evlerin, duvarların, eşyaların, odaların da bir ruhu olduğunu hiç düşündünüz mü? Diğer bir anlatımla evi ev yapanın aslında içinde pişen yemekler, duvarlarında yankılanan kahkahalar, mutlu anların fotoğrafını üzerinde taşıyan duvarlar, geçmişe bırakılan mutluluk dolu anılar olduğu daha önce hiç aklınızdan geçti mi?
“Ailesini Arayan Ev” kitabında ayaklanarak ailesini aramaya başlayan Kartal Yuvası isimli evimizin temel dayanağı aslında tam da bu. Onu ilk tuğlasından çatısına, kapısından bacasına kadar özenle yapan Ali Bey ve eşinin şehirde yaşayan oğlunun yanına taşınmasıyla başlıyor her şey.
İçinde bir aile olmadan boş boş yaşamak Kartal Yuvası’na çok zor geliyor. Kendini gün geçtikçe çok yalnız hissediyor. Bazen sahibi Ali Bey’in sesini duyar gibi oluyor… Duvarlarındaki resimler düşüyor, gün geçtikçe odaları, eşyaları eskiyor. Aylar art arda geçiyor ama o hâlâ boş boş duruyor. Yalnızlığı gittikçe artıyor. Bu duyguyla baş edemediği zayıf bir anında yoldan geçen bir karavan görüyor. Ev gibi olan bu araba ona ilham oluyor. Karavana özenen Kartal Yuvası yürüyebileceğini ve kendisine gelmeyen aileye, kendisinin gidebileceğini hayal ediyor. Bu duygularla harekete geçiyor. Temeli üzerinde yükselip ayaklanan Kartal Yuvası o günden sonra maceradan maceraya koşuyor.
Ana kahramanımız Kartal Yuvası’nın yalnızlık duygusuyla baş etmeye çalışması ve içinde yaşayacak bir aile bulmak için çıktığı yolculuk başarı konusunda da çocuklarımıza ilham olacak türden ayrıntılar içeriyor. Gerçek bir ailenin betondan yapılmış evleri duyguları olan bir yuvaya nasıl dönüştürdüğünü en iyi şekilde anlayacağımız hikâyesiyle sevginin ve emeğin gücünü kanıtlıyor. Yolculuk sırasında bir sonraki adımda ne olacağının yaşattığı gizemi ve her olayda Kartal Yuvası’nın iç dünyasını yansıttığı duygusal anlatımıyla hem çocukların hem de yetişkinlerin seveceği türden...
Hilâl Uluğ’un yazdığı, Bilal Karaca’nın çizdiği bu sevimli kitap, Kartal Yuvası’nın duygusal, heyecanlı, gizemli, macera dolu yolculuğuna sizi de ortak etmek istiyor.